OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN AVANTAJLARİ NELERDİR?
Anne babalar ya da çocuğun dünyaya geldiği andan itibaren bakımıyla ilgilenen kimseler çocuğun, fiziksel, ruhsal gibi belirli gelişim aşamalarından sorumludurlar. Çocuğun bebeklik döneminde sadece öz bakımını yerine getirmek yeterli olurken zamanla daha farklı sorumluluklar üstlenmemiz gerekir. Zamanla çevrenin daha farkında, daha hareketli, kendini tanımaya çalışan bir varlık haline gelir çocuk. Sesine tepki vermeye, aynada kendini gördüğünde tuhaf karşılayıp zamanla alışmaya, kendini tanımaya başlar ve bu durum zamanla ihtiyaçları farklılaşarak devam eder. Çocucuğun gelişimi önce iç güdüsel olarak anne baba sevgisiyle başlar, anneyle kurduğu bağla güçlenerek zamanla kendi varlığının farkına varır. Sürekli bir arada bulunduğu insanları tanır seçer.Zamanla onlara tepki vermeye başlar, gülümseme, el ve kollarda hareketlilik ses çıkarma gibi.Ve zamanla büyümeye başlar. Gelişim süreci ne gerektiriyorsa her aşamasında ailesini yanında görmeye ve hissetmeye ihtiyaç duyar çocuk. Zamanla büyür ve 3 yaşlarına geldiğinde artık daha hareketli kendi varlığının toplum içinde farkında olan ve bunu hissettiren bir birey haline gelir. Enerjisi daha yüksek, sosyal olma koşma, yeni arkadaşlıklar edinme kendi dünyasını keşfetme ve kendine bir alan oluşturma çabası içindedir. Ve bu durum anne baba tarafından farkedilir, aile içindeki gelişim sürecini ve eğitimi destekleyici alternatifler düşünmeye araştırmaya başlarlar. Ve bu evrede de okul öncesi eğitim kavramıyla tanışırlar.
Okul öncesi eğitim çocuğun doğumuyla başlar, belirli bir yaşa kadar ailede devam edilen bu eğitime daha sonra
kreş,
anaokulu gibi çocukların bir arada etkileşim İçinde bulunduğu fiziksel, ruhsal, duygusal, dil ve kişilik özelliklerinin keşfedildiği ve geliştirildiği kurumlara ihtiyaç duyulur. Uzun bir araştırma sonucu kendileri ve çocukları için en uygun kreş ve anaokuluna karar verirler ve çocuklarının gelişimini destekleyici bu kurumlara çocuklarını emanet ederler.
Ailelerin gönül rahatlığıyla ve birden çok beklentiyle çocuklarını emanet ettikleri kreş ve anaokulu gibi Okul öncesi kurumların çocuklarımızın gelişimi üzerindeki etkilerini beraber inceleyelim;
Aile içinde temel gelişimi tamamlayan çocuk 3 ila 6 yaş aralığında daha sosyal daha hareketlidir ve yaşıtı olan çocuklarla bir arada bulunmak ister, okul öncesi eğitim kurumları da kreş anaokulu gibi çocukların bir arada bulunduğu etkileşim yaşadığı yerlerdir.
-
Dolayısıyla çocuklarımıza başka çocuklarla bir arada bulunma, sosyal beceri kazandırma, grup halinde oyunlar oynayabilme, bir takıma dahil olabilme, problem çözebilme gibi yetkinlikler kazanmasında kreş ve anaokulu gibi Okul öncesi eğitim kurumları imkanlar sağlar.
-
Belirli bir zaman aralığında aile bireylerinden ayrı kalması kendi başına kalabilmesi aileye olan bağımlılığı azaltır.
-
Okul öncesi eğitim kurumlarında çocuğun gelişimini destekleyici eğitimler verilir çocuk fiziksel, ruhsal, dil ve kişilik özelliklerine göre geliştirici eğitimler alır.
-
Kreş ve anaokulunda yaşıtlarıyla ve başka çocuklarla olan iletişiminde bir sorun yaşadığı zaman onu çözebilme üstesinden gelebilme imkanı elde eder.
-
Kreş ve anaokuluna giden çocuk, oyun oynama, resim yapma gibi hayal dünyasını geliştirebilecek aktivitelere dahil olur ve bu yöndeki becerileri öğretmenleri tarafından keşfedilir.
-
Düzenli olarak yapılan sportif aktivitelere katılan çocukların fiziksel gelişimi gelişir.
-
Çocukların bir arada bulunduğu kreş ve anaokulunda iletişimi, paylaşmayı, kendi benliğini ispat etmeyi öğrenir.
-
Kreş ve anaokulu gibi okul öncesi eğitim kurumlarında çocukların kişisel ozellik ve becerilerine göre eğitim modelleri planlanır.Her çocuğun kişilik özelliklerine göre becerileri keşfedilir ve bu yöndeki gelişimi desteklenir.
-
Çocukların olumlu özelliklerinin keşfedilebilmesinin yanında, fiziksel, ruhsal, duygusal gibi kişilik özelliklerinde yolunda gitmeyen durumların farkedilebilmesinde de kreş ve anaokulları çok önemlidir
-
Çevresiyle uyumlu, yaşıtlarıyla etkin iletişim kurabilen çocukların olduğu gibi, arkadaşlarına, çevresine ve oyuncaklara zarar verme eğiliminde olan bir arada yaşama düzenine uyum saglayamayan çocukların varlığı da gözlemlenir ve bu konuda aileye bilgi verilerek bu davranışların temelindeki sorunların çözümü için yönlendirilebilir.
-
Okul öncesi eğitimi almamış kreş ve anaokulu geçmişi olmayan bir çocuk, zorunlu ilk öğrenime başlarken adeta sudan çıkmış balık gibi olur. Aileden ilk kez ayrılmanın vermiş olduğu zorluk okul ortamına alışmada ve adaptasyon da güçlük çekerler. Okula gitmek ve ailesinden ayrılmak istemezler. Her gün çocuğu okula götürmek ve bırakmak aile için bir eziyete dönüşür. Ancak okul öncesi eğitim geçmişi olan bir çocuk okula seve seve gidecek ve adaptasyon da sorun yaşamayacaktir.
Çocuklarımızın aile içinde başlayan öğrenme, tanıma, keşfetme gibi eğitimlerine destek sağlayan bu kurumlardan yararlanmaliyiz. Çocuklarımız için gerekli olan herşeyi ailesi olarak bildiğimizi sanmamız bizi büyük bir yanılgıya düşürür. Uzman öğreticilerin olduğu yaşıtlarıyla bir arada öğrenme kendini tanıma ve keşfetme yolculuğunda
kreş anaokulu gibi
Okul öncesi kurumlar çocuklarımızın gelişiminin tamamlanmasında ve zorunlu ilk öğrenim dönemi için fiziksel, ruhsal ve duygusal olarak hazırlamasında çok önemlidir.
